Yatırımcı akınına uğrayan borsalarda yükseliş devam ediyor. Zirve seviyelerinde seyreden borsalar için yeni risk ABD tahvil faizleri. Bu haftanın gündemi Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararı olacak
ABD 10 yıllık bono faiz oranı piyasalar için önemli göstergelerden biri. ABD şubat enflasyonunun beklentilere paralel gelmesi (aylık % 0.4, yıllık % 1.7), ABD Hazine Bakanlığı’nın düzenlediği 10 Yıllık tahvil ihalesinde faizin yüzde 1.5230 olarak gerçekleşmesi piyasaları biraz rahatlatmıştı. Enflasyon kaygıları bir parça azalırken risk iştahı arttı. Ancak geçen cuma günü Faiz oranı tekrar yükselmeye başladı. Bununla birlikte zayıflayan ABD Doları tekrar değer kazandı. Bu durum rahatlamak için erken olduğu veya rahatlamanın geçici olduğu izlenimini veriyor.
Düşük faiz, parasal genişleme, ekonomik toparlanma üçlüsüne şimdilerde önemli bir maliyet unsuru olarak petrol fiyatlarındaki yükseliş eklendi. Gıda fiyatlarındaki artış eğilimi zaten malum. Talep ve maliyet enflasyon beklentileri bir arada desek daha doğru olur. Düşük faiz ve bol likidite ortamının devamı konusunda bir tereddüt görülmüyor. Sorun enflasyon kaygılarıyla uzun vadeli tahvil faiz oranlarının yükselmesinde. Bu görünüm de piyasaları rahatsız ediyor. Biraz da ‘her nimetin bir külfeti’ hesabı. Bol para, düşük faiz iyi ama bunun başka yan etkileri de oluyor. Gelişmiş ülke borsaları ekonomik verilerin iyi gelmesi ve toparlanmanın sürüyor olmasını fiyatlıyor. Kısa bir ara sonrası aynı ölçüde olmazsa da Borsa İstanbul dahil gelişen ülke borsaları bu duruma uyum sağlamaya çalışıyor. Piyasaların son durumunu en iyi ifade eden cümle ‘temkinli iyimserlik’ devam ediyor olsa gerek.
12/2020 dönem bilançoların yayınlanması 11 Mart itibariyle tamamlandı. Genel olarak bakıldığında pandemiye rağmen bilanço performanslarının iyi olduğunu söylemek mümkün. Türkiye, 2020 yılını yüzde 1.8, son çeyreği yüzde 5.9 büyüme ile tamamlanmıştı. Bu verinin şirketler bazında karşılığının görüldüğü söylenebilir. Ancak Borsa İstanbul’daki fiyatlamalara aynı ölçüde yansımalarının olduğunu söylemek zor. Yabancı yatırımcıların hisse senetleri tarafından satışta olmaları, özellikle banka ve lokomotif hisselerin borsa performanslarının diğer hisselere göre daha zayıf kalmalarına neden olduğu söylenebilir. Son yedi haftadır yabancı yatırımcıların hisse satışına karşılık yüksek faizin cazibesiyle tahvil bono tarafında alım yönündeki tavırları devam ediyor.
BIST30 Endeksi hisseleri fiyat kazanç oranı 10, BIST100 Endeksi hisseleri fiyat kazanç oranı 12 olurken Borsa İstanbul’da işlem gören hisselerin fiyat kazanç oranı 17 civarında seyrediyor. Bu veriler şirketler bazında fiyatlamaların hangi yönde olduğunu gösteriyor. Hisse senetlerinde yabancı payı yüzde 45 seviyesine çekilirken TCMB verilerine göre, yabancı yatırımcıları hisse senetler, tahvil ve bonodaki portföy toplamları 40 milyar dolar seviyelerinde. 80-90 milyar dolar seviyelerine ulaşan geçtiğimiz yıllara göre portföy yatırımlarındaki (sıcak para) gerileme devam ediyor. Ancak geçtiğimiz yılın kasım ayında 25 milyar dolar seviyelerindeydi. Para politikasındaki değişiklik etkisini gösterdi.
Şubat enflasyonun beklentilerden hafif yüksek gelmesi ve döviz kurlarındaki yükseliş ile birlikte dış dünyada uzun vadeli tahvil faiz oranlarının yükselmesi 18 Mart toplantısında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplantısından faiz artırım beklentilerini yükseltti. Yabancı yatırım bankaları başta olmak üzere tahminler bir puanlık artış yönünde. Ekonomi yönetimindeki değişiklikler sonrası faiz artırımı ve parasal sıkılaştırma politikalarıyla belli bir denge sağlanmış, iç ve dış finans çevrelerinden destek de görmüştü. Ancak dış dalga, alınan tedbirlerin yararlı sonuçlarını zayıflatırken yeni tedbirler konusunda ekonomi yönetimini zorlamaya başladı. Piyasa beklentilerine uygun olarak faiz artırımı söz konusu olursa enflasyon faiz farkı biraz daha açılır ve TL daha da cazibe kazanır gibi bir görüş ilk bakışta doğru olabilir. Fakat ABD uzun vadeli faiz oranları gerilemez ise içeride faiz artırımının ne ölçüde etkili olacağı konusu tartışılır.
Borsada kâr satışlarının ardından tepki alımları görüldü. Zirve seviyelerine yaklaşırken tekrar kâr satışlarına maruz kaldı. Ancak zirve bölgesinden çok uzaklaşılmış değil. İlk destek 1.525 seviyesinde bulunurken sonraki destek noktaları 1.480 ve 1.443 seviyelerinde. İlk dirençler ise 1.575-1.583 seviyelerinde. Bu seviyelere hareketlenmelerde tekrar satışlar görülebilir. Çıkışın devamı için 1.583 zirvesinin üzerinde kalınması gerekecek. Sonraki dirençler 1.600 ve 1.650 seviyelerinde. Endekste 1.583 zirvesi geçilmez ise düşüş formasyonlarından “üçlü tepe” formasyonu belirginleşebilir. Bu açıdan direnç seviyelerinin bu yönü ile de ayrıca izlenmesinde yarar var. Çıkış hareketi gücünü korumakla birlikte direnç seviyelerinde kâr satışları görülebilir
Dolar/TL kurunda tepki çıkışı devam ediyor. Direnç seviyelerinden gelen kâr satışlarına bağlı gerileme sınırlı kaldı. İlk destekler 7.50-7.43 seviyelerinde. Bu seviyelerin üzerinde tepki çıkışı gücünü koruyabilir. Aksi takdirde sonraki destek noktaları 7.30 ve 7.20-7.10 seviyelerinde. İlk dirençler ise 7.61-7.66 ve 7.78 seviyelerinde bulunuyor. 7.78 daha önemli. Sonraki direnç seviyeleri 7.95-8.02 olarak görülüyor. 7.78 seviyesini geçemeyen çıkış denemeleri satışla karşılaşabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yapılan yorumlar argo kufür içermemelidir.